Friday, September 14, 2007

Bolum: 3/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

3. Beslenme Turleri ve Kazanilan Gelisimler:

Beslenmeleri, RESIM 3 de görüldügü gibi üç grupda incelemek istiyorum.

1. Grupda hepimizin de bildigi gibi saglikli yiyip içerek ve gerekli eksersiz yaparak yaptigimiz bedensel beslenme türüdür. Iyi bir Bedensel Beslenme bize saglikli bir Vücutça Gelisim’i kazandirir.

3. Grupda ise, belli bir meslek ve kariyer sahibi veya iyi para getiren bir ise sahip olmak için yapilan bilimsel ve teknik ögrenimlerdir. Örnegin: muhasebeci, bankaci, uçak mühendisi gibi mesleklere sahip olabilmek için o konu ile ilgili olarak egitim görerek beynimizi bilgisel besleriz. Iyi bir Bilgisel Beslenme, bizlere iyi bir Bilimsel ve Teknik Gelisim kazandirir.
2 Grup ise, sosyal gelisimdir. Saglikli bir sosyal gelisimimizi ise duygularimizin düzenli beslenmesi ise saglayabiliriz. Bence sosyal gelisim ilerlemenin orta diregidir. Günümüzde, insanlari yönetmesini bilen, kendini ve yaptiklarini iyi pazarlayabilen, çevresindekiler ile saglikli iletisim kurabilen kimseler hep ön siradadir. Büyük bir olasilikla gelecekte de böyle olacaktir. Bugün kendi alanlarinda uzman olan birçok kisi, sosyal gelisimi iyi olan ve is kuran birinin emrinde çalismaktadir.
Sosyal gelisim ise, çocuklarin ve gençlerin duygularinin düzenli beslenmesi saglanmaktadir.

4. Duygularin Beslenmesi ve Sosyal Gelisim:

Çocuk ve gençlik yetistirirken, duygularin beslenmesi, gelismekte olan ve geri kalmis ülkelerde genellikle önemsenmez. Çünkü karnin doymasi ve iyi para getiren bir is veya mevkiye sahip olunmasi daha önceliklidir.


RESIM 4 görüldügü gibi duygularin düzensiz veya eksik beslenmesinin sonucu olarak sosyal gelisim, vücutça ve Bilimsel/teknik gelisimin yaninda kisa kalmaktadir.
Oysa, yasadigimiz sürece doyuma ulasabilmek için sosyal gelisimin önemi çok büyüktür. Yasantimizin amaci saglikli bir vücut ve iyi gelir getiren bir is gibi görünse de, yasamimizdaki asil amaç doyuma ulasmaktir. Iyi bir is, doyuma ulasmamiz için, amaç degil bir araçtir.

Eger çocukken ve gençligimizde yeterince duygularimizi besleyemeyip sosyal gelisimimizi tamamlayamamis isek hep içimizde bir bosluk hissederiz. Yasantimizin büyük bir bölümünü bu boslugu doldurmak için harcariz.


Bu ugrasilar RESIM 5 görüldügü gibi zaman zaman vücut sagligimizi veya is hayatimizi olumsuz yönde etkiledigi de görülmüstür.

Belki de duymussunuzdur. Falanca ülser olmus veya kalp krizi geçirmis. Ahmet ve Semra ayrilmislar. Öyle zamanlar olmustur ki, büyük ve degerli oldugumuzu ispatlayabilmek girdigimiz birçok ugrasilar sonucu birçok zararimiz olmustur.

Çocuklara birseyler basarabildiklerini ve degerli olduklari duygularini küçükken verelim. Eger bunlari onlara küçükken veremez isek, büyükdüklerinde hep bu degerlerin pesinde kosarlar. Baskalari tarafindan rahatlikla kullanilirlar. Örnegin; Çocuklari, para sikintisi çekmesin diye devamli çalisan ve çocuklarinin duygularinin beslenmesine zaman ayiramayan bir baba veya anneyi düsünelim. Çocuklar yetiskin olduklarinda, anne va babanin onlara biraktiklari serveti, aferin alabilmek veya helal olsun, sana gibi takdirleri duyabilmek için rahatlikla harcayabilirler. Çünkü onlar için önemli olan anne babanin biraktigi servet degil, kendilerinde eksik hissettikleri deger verilme duygularinin tatmin edilmesidir.

Kisilerin basarisinda, mutlugunda, verimli iletisimleri kurabilmesinde ve içinde yasadigi toplumlarin kalkinmasina katki saglayabilmesinde, duygularin saglikli beslenmesi ile olusan sosyal gelisimin çok büyük rölü vardir.

Biz anne babalar, Türkiye de büyürken duygularin beslenmesi ihmal edilmis olabilir. Ama burada yasayan bizler çocuklarimiza ve gençlerimize her üç beslenmeyi de verecek olanaklara sahibiz.


RESIM 6 da da görüldügü gibi, çocuklarimiza onlarin büyük ve degerli olduklari duygularini verebiliriz. Onlari ödüllendirebiliriz. Ödüllendirme demek, pahali hediyeler almak demek degildir. Gülen bir gözle kuçaklamak, arkalarini sivazlamak. Aferin sana, basaracagini biliyordum, beni mutlu ettin, kendinle gurur duymalisin gibi söyleyecegimiz tatli sözler onlar için en büyük ödüldür. Onlarin kendilerine güvenmelerini asilayabilir ve toplumun içinde onlarin da var oldugunu hissettirebiliriz. Çocuklarimizi alkislayalim. Onlarin da birer küçük insan oldugunu düsünerek, onlarin da kizmaya, gülmüye, fikir yürütmege gereksinimleri oldugunu kabul edelim. Eldeki olanaklar çerçevesinde çocukluklarini ve gençliklerini yasamalarina izin verelim. Nurullah Ataç, bu konuyu vurgulamak için; Güncelleme adli kitabinda söyle diyor. Çocuklugu olmayanin gençligi olmaz. Gençligi olmayanin ise yetiskinligi de olmaz. Gencligi olmaynin ihtiyarligida olmaz.

Ama bugun bizler cocuklugumuzda ve gencligimizde bizleri etkileyen sikintili ve karanlik duygularimizin gelecekteki hayatimizi control etmsine izin vermeyecekm kadar yetenekli ve akilli kisileriz. En onemlisi cocukluk ve genclik donemlerinin edindigimiz karanlik ve sikintili duygularimizi cocuklarimiza aktaramayack kadar yetenekliyiz.dilmesinie, gencligimizdeki sikintilarimizi ise yasliligimiza aktaramiyacak kadar yetenekliyiz.

Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au

No comments: