Friday, September 14, 2007

Bolum: 4/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

5. 35 Yasinda Emekliyen Biri:

Biraz hayali bir örnek olacak ama, çocuklarimizin duygularinin beslenmesinin ne kadar önemli oldugunu vurgulamak için gene de vermek istiyorum.

Bebekler, sendeleyerek de olsa ilk defa yürümeye basladiklarinda; Aaa kizim ilk adimini atti!, bak babasi bak, oglumuz yürümüye basladi! diyerek sevincimizi ve kutlamamizi belirtiriz.. Gerektigin de kucaklayarak onu cesaretlendiririz. Peki çocugumuzun akli gelismeye baslayip da, yanlis veya dogru düsüncelerini belirttiginde ne diyoruz. Acaba, Sus bakayim sen çocuksun, öyle seylere aklin ermez diye onlari azarliyip duygularinin düzensiz beslenmesini mi neden oluyoruz? Yoksa sabirla sonuna kadar dinleyip, neyin yanlis neyin dogru oldugunu ona açiklamaya mi çalisiyoruz? Eger çocugumuz ilk defa yürümeye basladiginda, onu cesaretlendirmek yerine, her sendelediginde azarlasaydik, fiziksel olarak hirpalasaydik. Her adim atisinda ona firsat vermeden, evin içindeki her büyük tarafindan elestirilseydi. Örnegin; Bak bak yine düstü, sen bir yürümeyi beceremedin hala diye hep tenkit etseydik ne olurdu? Belki de, bu çocuk kimse benim yürümemden hosnut degil. Ne zaman denesem hep duygusal ve fiziksel eziyet görüyorum, bari büyüklerimi memnun etmek için, ben bu yürüme isini sonraya birakayim diye düsünebilirdi. Belki de 35 yasina geldigi halde, hala emekler olurdu. Bunu bugun 35 yasinda olmasina ragmen duygulari duzensiz beslendigi icin. Bu hayali ornegi kendisi ile barisik olmayan, icinde yasadigi toplum ile barisik olmayan ve saglikli iletisim kurabilemiyen bir cok vatandasimizin olabilecegini varsayak verdim. Evet bizlerin duygulari saglikli beslenemiyebilir ama biz bunu yenecek ve bu duyglarin geleckteki hayatimizi control etmesini izin vermiyecek kadar yetenekliyiz.


6. Kendimizle de Hesaplasabiliriz:


Zaman zaman kendime sordugum çok olmustur. Çocugumun bana benzemesini ister miyim?
Ilk olarak cevap evet çikti. Peki, ben kac kusun acligini giderdim. Kac kisiye A, B, C,…’yi ogrettim. Yurekten cikan kac tesekkur alabildim.,Kendi yasantimdan memnun, kendime , esime, çocuguma, topluma tam olarak yardim edebiliyor muyum? Yeteneklerimi kesfedip, onlari tam olarak kullanabiliyor muyum? Hakkimi tam olarak arayabiliyor muyum? Yapici elestirileri, kizmadan, bagirmadan ve sesimi yükseltmeden algilayabiliyor muyum? Içinde yasadigim toplumun mutlu bir ferdi olabiliyor muyum? Eksik ve aksakliklarin düzeltilmesi için kimseyi küçümsemeden olumlu çabalar harciyor muyum? gibi sorulari kendime sordugumda ise, cevap olarak hayir çikanlar oldu. Kendimde birçok eksiklikler buldum. Eger çocugumun bana benzemesini istiyorsam, onu kendi bildigim yanlis ve dogrularin çerçevesinde egitecektim ki, bu bildigim yanlis ve dogrularin çogu benim çocuklugumda, dogdugum yerde ve sartlarda geçerli idi. Halbuki benim çocugum dünyanin gelismis ülkelerinden biri olan Avustralya’da büyüyor ve gelecekteki Avustralya Türk Toplumunun bir ferdi olacak. Onun mutlulugu ve içinde yasadigi toplumun faydali ve mutlu bir elemani olabilmesi için ona, bildiklerimden daha fazla seyler ögretmem gerekiyor. Kendi yetistigim kültür çok güzeldi. Beni yetistirmisti. Ama Avustralya’da kendimin ve çocugumun daha iyi olmasi için kendi kültürümün ana özelliklerini koruyarak Avustralya yasantisini da ögrenmem ve o konu ile ilgili çocuguma yenilikler ögretmem gerekiyor. Avustralya’da yalniz kendi kültürüm etrafinda dönerek, Avustralya yasam sartlarina gözlerimi kapayarak yasamamaliyim. Eger öyle yapacaksam Avustralya’da ne isim vardi. Anne baba, akraba, es ve dostlardan yillarca uzakta yasamanin anlami ne idi. Kendimi yenilemem gerekiyor. Su anda hala Türk kültürünü koruyarak, Avustralya’nin güzelliklerini kendi yasantima eklemeye çalisiyorum.

Bazi annelerimiz , Ben, sadece bir anneyim, ne yapabilirim ki. Gece gündüz çalisiyorum. Çamasirlarini yiyeceklerini eksik etmiyorum diyebilir. Anne deyip geçmeyelim. Bir anne iyi bir egitmen, iyi bir ögretmen, iyi bir sirdas, iyi bir arkadas, bir anne bir çocuk için herseydir. Ayni seyleri babalar için de söyleyebiliriz. Yeter ki çocuklarimiza zaman ayirip onun arkadasi olabilelim. Bir anne kizi ile ip atlarsa, bir baba çocugu ile top oynarsa ne olur. Gayet iyi olur. Bu yasta taniyanlar ne der diye düsünmeye hiç gerek yoktur. Çocuklarimiz ile oynarken onlarin arkadasi oldugumuz gibi çocuklugumuzu hatirladigimiz için dertlerimizi unutup, mutlu bile oluruz. Bence çocuklarimizin arkadasi olup, onlarin saglam bir kisilige sahip olmalari ve onlari dogru yola kanalize edebilmemiz, bize baskalarinin ne deyecegini düsünmekten cok daha iyidir.

Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au

No comments: