Friday, September 14, 2007

Bolum: 1/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

" Cocuklara zaman ayirma konusunda, bazi annelerimiz , 'Ben, sadece bir anneyim, ne yapabilirim ki. Gece gündüz çalisiyorum. Çamasirlarini yiyeceklerini eksik etmiyorum' diyebilir. Anne deyip geçmeyelim. Bir anne iyi bir egitmen, iyi bir ögretmen, iyi bir sirdas, iyi bir arkadas, bir anne bir çocuk için herseydir. Ayni seyleri babalar için de söyleyebiliriz. Yeter ki çocuklarimiza zaman ayirip onun arkadasi olabilelim...."
.......
........
"Oglum yada kizim sen bir 10 -15 yil büyüme ben su borçlarimi bitireyin veya su islerimi de halledeyim, ondan sonra seninle bol bol ilginecegim diyebilir miyiz?. Tabi ki hayir. Kendi haline akan bir nehir nasil ki kivrila kivrila akarak okyanusa ulasirsa. Anne ve babanini yönlendirmesinden mahrum olarak büyüyen bir çocuk da arkadaslarindan, çevreden ve televizyondan gördüklerinin etkisi altinda, kendi yasam biçimini olusturur...."


GIRIS

1998 Ekim -Kasim aylarinda Sydney’de düzenlenen Avustralya-Türk Günü Kutlamalari çerçevesinde organize edilen Gençlik Seminerinde-Anne babalara yönelik gençlik yetiştirme konusunda Duran Hüseyin Açikgöz* tarafindan yapilan konusma metni.
Konu: Sosyal Gelisim (sosyal ve kültürel konular)Yer : 7 Station Rd, Auburn, SydneyTarih : 19 Ekim 1998, Saat : 7:30 pm

ICERIK:
1. Avustralya’da Yasamada ki Amacimiz
2. Içinde Bulundugumuz Durumun Analizi
3. Beslenme Türleri ve Kazanilan Gelisimler
4. Duygularin Beslenmesi ve Sosyal Gelisim
5. 35 Yasinda Emekleyen Biri
6. Kendimizle de Hesaplasabiliriz
7. Çocuklarimizi Paylasima Cesaretlendirebiliriz
8. Okul ve Çevresi ile Yakin Iletisim Içinde Olabiliriz
9. Çocuklarimizla Zamanimizi Paylasabiliriz
10. Sevgimizin Iletilebilmesinden Emin Olmaliyiz
11. Çocuklara veya Gençlere Mektup
12. Tesekkür
13. Yararlanilan Kaynaklar

--------------------------------------------------------------------------------------------
* Duran Hüseyin Açikgöz: 1951 de Uzuncaburc (Uzuncaburc Resimleri, Uzuncaburc Photo Album, Uzuncaburc tanitim)/Silifke/Mersin de dogdu. 1974 de ODTÜ Fizik bölümünü bitirdikten sonra. 1978 de Isletme Yönetiminden Master(MBA) derecesini aldi. Bilgisayaci olarak Ankara, MTA, Bursa Oyak-Renault da çalistiktan sonra, 1982 yilinda esi ile birlikte Avustralya’ya göç edip, Sydney’e yerlesti. Halen, Sydney’de, NSW hükümetine bagli bir bakanlikta bilgisayarci olarak çalismaktadir.
Bunun yaninda, Avustralya’da yasayan Türk Toplumunun yasantisinin iyilestirilmesi konusunda bazi sosyal çalismalar yapti ve halen yapmaktadir. Bunlar kisaca söyledir.
1.Avustralya yasantisina uyum saglayabilmemiz gibi konulari kapsayan, yerel gazetelerden birinde yayinlanan, Kendimizi Yenilemek makaleleri(19941995).
2. Esi ile birlikte düzenledikleri, Kendinle Baris Seminerleri (1994-1997).
3.Gençleri üniversite ögrenimini tesvik amaci ile, Üniversiteye Girenlerin Ödüllendirilmesi çalismasi (1996). Bu proje her yil tekrarlaniyor.
4. Ekonomik gücümüzün artmasi ve gençleri kendi islerini kurmaya özendirmek için Sydney ve çevresindeki isadamlarimizin deneyimlerinin Türk toplumuna aktarmak amaci ile, yerel gazetelerin birinde Içimizden Biri dizi yazilarini düzenlemek (1997-1998).
5. Avustralya’da yetisen genç isadamlarimizin ödüllendirilmesi ve topluma tanitilmasi konusundaki çalismalar halen devam etmektedir.
6. Sydney de universitelerinden mezun olan genclerimiz ile NSW eyaletindeki is sahiplerimizi bulusturma projesi halen devam etmektedir.
7. Sydney cevresindeki servis ve hizmet veren butun Turk is sahiplerinin bilgilerini kapsayan bir bilgi bankasi olusturulmasi ve servis ve hizmetlerin Turk toplumuna hizli ve kaliteli olarak sunulmasini iceren proje uzerindeki calismalar halen devam etmektedir. (Kaynaklarin kendi toplumumuz icinde dondurulmesi projesi).

Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au

Bolum: 2/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

1. Avustralya’da Yasamakta ki Amacimiz:

Hepimizin Cumhuriyet’imizin 75. yil dönümü ve Avustralya-Türk Günü kutlu olsun.
Bu bir gençlik semineri. Buradaki yetisen gençlerin sorunlarini en iyi burada yetisenler bilir. Inaniyorum ki, önümüzdeki yillarda gençlerimiz çikip, kendi sorunlarini enine boyuna tartisacaklar ve anne babalarin da çani gönülden destek olacaklardir. Avustralya’daki Türk gençligini anne babalardan ayri olarak degerlendiremeyiz. Bir elmanin iki yarisi gibi hepimiz Avustralya Türk Toplumunun bir parçasiyiz. Gençleri yetistiren biz anne babalariz. Bugün, burada sosyal gelisim konusunda, kendi yasantimdan, gözlemlerimden ve yararlandigim kaynaklardan çikardigim sonuçlari, süremiz yettigince, su basliklar çerçevesinde sizlerle paylasmak istiyorum.

Öncelikle sunu belirtmek istiyorum. Avustralya’ya göç ederek yerlesen biz anne babalar çok cesur ve akilli kisileriz. Çünkü dilini, dinini ve kültürünü bilmedigimiz ve Türkiye’ den 20 bin km uzaklikta olan Avustralya’ya yerlestik. Ev kurduk, is kurduk ve çocuklarimizi iyi bir biçimde egitilip meslek sahibi olabilmeleri için çabalar harcadik.

Bilgimize bilgi katmak veya cebimizdeki paraya para katmak veya daha iyi gelecek kusaklar yetistirmek veya daha rahat yasamak gibi degisik nedenlerden Avustralya’ya gelmis olabiliriz. Nedenimiz her ne olursa olsun. Bu dünyada bizde variz diyebilmemiz ve Avustralya’da Türk Toplumunun da bir yeri oldugunu, devlet ve hükümet yöneticilerinin dikkate almasini saglayabilmeliyiz.

Bunu diyebilmek için, yasadigimiz ülkenin teknik, ekonomik ve siyasi gelisiminde yerimizi almak zorundayiz. Toplumumuzdan daha çok is adami, daha çok politikaci, daha çok teknik ve bilim adami çikmasi gereklidir. Daha çok gencimizin üniversite egitimlerini tamamlayarak bakanliklar, etkin devlet daireleri ve özel sektörlerde üst düzeylerde görev almasi gereklidir. Kendi toplumuzun disina açilmak, diger etnik gruplar ile ortak çalismalar içinde olmak zorundayiz. Avustralya devleti ve halkinin yasantisiyla iç içe olmayi basararak, kendimizi ve toplumuzu iyi tanitarak ve temsil ederek Avustralya’da sayilan, sevilen vede sözü dinlenir bir toplum olmak bizlerin de hakkidir. Burada yasayan bizler bunu yapacak düzeydeyiz.

2. Içinde Bulundugumuz Durumun Analizi:

Göçmenlere saglanan olanaklar açisindan, Avustralya’da yasayan biz göçmenler belkide dünyanin sansli göçmenleri arasindayizdir. Dil, din ve kültür zenginliklerimizi rahatlikla yasatabiliyoruz. Bu gerçekten büyük bir varliktir.

Göçmenlere saglanan bu olanaklar hala elimizde iken, Avustralya’da yasayan Türk toplumunun saygin bir yere sahip olmasini yalniz Avustralya’da yasayan bizler basarabiliriz. Avustralya devleti ve Türkiye yol gösterici olabilirler. Ama bizim yasantimizi ancak bizler iyilestirebiliriz. Eger yillar sonra geriye dönüp baktigimizda kat ettigimiz yol gerçekten az ise, bunun sorumlulugunu ne Avustralya’ya ne de Türkiye’ye atabiliriz.

Tepeden asagi yuvarlanan bir kar topunun büyümesinde nasil ki her kar taneciginin payi var ise, toplumumuzun ileri gitmesinde de her ferdimizin payi vardir. Bir toplumun gelecegi yer o toplum içindeki her kisinin davranislari ile dogrudan ilgilidir.

RESIM 1 de görüldügü gibi; doyuma ulasma düzeyi az olan birinden, baskalari ile saglikli bir iletisim kurabilmesi beklenemez.

Bunun tersi olarak RESIM 2 de gördügümüz gibi, kisilerin doyuma ulasma düzeyleri ne kadar yüksek ise, saygi, hosgörü, hakkini uygarca arayabilme ve saglikli iletisim kurabilme yetenekleri de o kadar artmaktadir.



Avustralya Türk Toplumunu, önümüzdeki yillarda temsil edecek ve tanitacak kisiler, bu günün gençleri ve daha sonra gelecek kusaklardir. Gelecekte Avustralya Türk Toplumunun iyi temsil edilebilmesi, bugünün çocuk ve gençlerin beslenmeleri ile çok ilgilidir.

Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au

Bolum: 3/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

3. Beslenme Turleri ve Kazanilan Gelisimler:

Beslenmeleri, RESIM 3 de görüldügü gibi üç grupda incelemek istiyorum.

1. Grupda hepimizin de bildigi gibi saglikli yiyip içerek ve gerekli eksersiz yaparak yaptigimiz bedensel beslenme türüdür. Iyi bir Bedensel Beslenme bize saglikli bir Vücutça Gelisim’i kazandirir.

3. Grupda ise, belli bir meslek ve kariyer sahibi veya iyi para getiren bir ise sahip olmak için yapilan bilimsel ve teknik ögrenimlerdir. Örnegin: muhasebeci, bankaci, uçak mühendisi gibi mesleklere sahip olabilmek için o konu ile ilgili olarak egitim görerek beynimizi bilgisel besleriz. Iyi bir Bilgisel Beslenme, bizlere iyi bir Bilimsel ve Teknik Gelisim kazandirir.
2 Grup ise, sosyal gelisimdir. Saglikli bir sosyal gelisimimizi ise duygularimizin düzenli beslenmesi ise saglayabiliriz. Bence sosyal gelisim ilerlemenin orta diregidir. Günümüzde, insanlari yönetmesini bilen, kendini ve yaptiklarini iyi pazarlayabilen, çevresindekiler ile saglikli iletisim kurabilen kimseler hep ön siradadir. Büyük bir olasilikla gelecekte de böyle olacaktir. Bugün kendi alanlarinda uzman olan birçok kisi, sosyal gelisimi iyi olan ve is kuran birinin emrinde çalismaktadir.
Sosyal gelisim ise, çocuklarin ve gençlerin duygularinin düzenli beslenmesi saglanmaktadir.

4. Duygularin Beslenmesi ve Sosyal Gelisim:

Çocuk ve gençlik yetistirirken, duygularin beslenmesi, gelismekte olan ve geri kalmis ülkelerde genellikle önemsenmez. Çünkü karnin doymasi ve iyi para getiren bir is veya mevkiye sahip olunmasi daha önceliklidir.


RESIM 4 görüldügü gibi duygularin düzensiz veya eksik beslenmesinin sonucu olarak sosyal gelisim, vücutça ve Bilimsel/teknik gelisimin yaninda kisa kalmaktadir.
Oysa, yasadigimiz sürece doyuma ulasabilmek için sosyal gelisimin önemi çok büyüktür. Yasantimizin amaci saglikli bir vücut ve iyi gelir getiren bir is gibi görünse de, yasamimizdaki asil amaç doyuma ulasmaktir. Iyi bir is, doyuma ulasmamiz için, amaç degil bir araçtir.

Eger çocukken ve gençligimizde yeterince duygularimizi besleyemeyip sosyal gelisimimizi tamamlayamamis isek hep içimizde bir bosluk hissederiz. Yasantimizin büyük bir bölümünü bu boslugu doldurmak için harcariz.


Bu ugrasilar RESIM 5 görüldügü gibi zaman zaman vücut sagligimizi veya is hayatimizi olumsuz yönde etkiledigi de görülmüstür.

Belki de duymussunuzdur. Falanca ülser olmus veya kalp krizi geçirmis. Ahmet ve Semra ayrilmislar. Öyle zamanlar olmustur ki, büyük ve degerli oldugumuzu ispatlayabilmek girdigimiz birçok ugrasilar sonucu birçok zararimiz olmustur.

Çocuklara birseyler basarabildiklerini ve degerli olduklari duygularini küçükken verelim. Eger bunlari onlara küçükken veremez isek, büyükdüklerinde hep bu degerlerin pesinde kosarlar. Baskalari tarafindan rahatlikla kullanilirlar. Örnegin; Çocuklari, para sikintisi çekmesin diye devamli çalisan ve çocuklarinin duygularinin beslenmesine zaman ayiramayan bir baba veya anneyi düsünelim. Çocuklar yetiskin olduklarinda, anne va babanin onlara biraktiklari serveti, aferin alabilmek veya helal olsun, sana gibi takdirleri duyabilmek için rahatlikla harcayabilirler. Çünkü onlar için önemli olan anne babanin biraktigi servet degil, kendilerinde eksik hissettikleri deger verilme duygularinin tatmin edilmesidir.

Kisilerin basarisinda, mutlugunda, verimli iletisimleri kurabilmesinde ve içinde yasadigi toplumlarin kalkinmasina katki saglayabilmesinde, duygularin saglikli beslenmesi ile olusan sosyal gelisimin çok büyük rölü vardir.

Biz anne babalar, Türkiye de büyürken duygularin beslenmesi ihmal edilmis olabilir. Ama burada yasayan bizler çocuklarimiza ve gençlerimize her üç beslenmeyi de verecek olanaklara sahibiz.


RESIM 6 da da görüldügü gibi, çocuklarimiza onlarin büyük ve degerli olduklari duygularini verebiliriz. Onlari ödüllendirebiliriz. Ödüllendirme demek, pahali hediyeler almak demek degildir. Gülen bir gözle kuçaklamak, arkalarini sivazlamak. Aferin sana, basaracagini biliyordum, beni mutlu ettin, kendinle gurur duymalisin gibi söyleyecegimiz tatli sözler onlar için en büyük ödüldür. Onlarin kendilerine güvenmelerini asilayabilir ve toplumun içinde onlarin da var oldugunu hissettirebiliriz. Çocuklarimizi alkislayalim. Onlarin da birer küçük insan oldugunu düsünerek, onlarin da kizmaya, gülmüye, fikir yürütmege gereksinimleri oldugunu kabul edelim. Eldeki olanaklar çerçevesinde çocukluklarini ve gençliklerini yasamalarina izin verelim. Nurullah Ataç, bu konuyu vurgulamak için; Güncelleme adli kitabinda söyle diyor. Çocuklugu olmayanin gençligi olmaz. Gençligi olmayanin ise yetiskinligi de olmaz. Gencligi olmaynin ihtiyarligida olmaz.

Ama bugun bizler cocuklugumuzda ve gencligimizde bizleri etkileyen sikintili ve karanlik duygularimizin gelecekteki hayatimizi control etmsine izin vermeyecekm kadar yetenekli ve akilli kisileriz. En onemlisi cocukluk ve genclik donemlerinin edindigimiz karanlik ve sikintili duygularimizi cocuklarimiza aktaramayack kadar yetenekliyiz.dilmesinie, gencligimizdeki sikintilarimizi ise yasliligimiza aktaramiyacak kadar yetenekliyiz.

Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au

Bolum: 4/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

5. 35 Yasinda Emekliyen Biri:

Biraz hayali bir örnek olacak ama, çocuklarimizin duygularinin beslenmesinin ne kadar önemli oldugunu vurgulamak için gene de vermek istiyorum.

Bebekler, sendeleyerek de olsa ilk defa yürümeye basladiklarinda; Aaa kizim ilk adimini atti!, bak babasi bak, oglumuz yürümüye basladi! diyerek sevincimizi ve kutlamamizi belirtiriz.. Gerektigin de kucaklayarak onu cesaretlendiririz. Peki çocugumuzun akli gelismeye baslayip da, yanlis veya dogru düsüncelerini belirttiginde ne diyoruz. Acaba, Sus bakayim sen çocuksun, öyle seylere aklin ermez diye onlari azarliyip duygularinin düzensiz beslenmesini mi neden oluyoruz? Yoksa sabirla sonuna kadar dinleyip, neyin yanlis neyin dogru oldugunu ona açiklamaya mi çalisiyoruz? Eger çocugumuz ilk defa yürümeye basladiginda, onu cesaretlendirmek yerine, her sendelediginde azarlasaydik, fiziksel olarak hirpalasaydik. Her adim atisinda ona firsat vermeden, evin içindeki her büyük tarafindan elestirilseydi. Örnegin; Bak bak yine düstü, sen bir yürümeyi beceremedin hala diye hep tenkit etseydik ne olurdu? Belki de, bu çocuk kimse benim yürümemden hosnut degil. Ne zaman denesem hep duygusal ve fiziksel eziyet görüyorum, bari büyüklerimi memnun etmek için, ben bu yürüme isini sonraya birakayim diye düsünebilirdi. Belki de 35 yasina geldigi halde, hala emekler olurdu. Bunu bugun 35 yasinda olmasina ragmen duygulari duzensiz beslendigi icin. Bu hayali ornegi kendisi ile barisik olmayan, icinde yasadigi toplum ile barisik olmayan ve saglikli iletisim kurabilemiyen bir cok vatandasimizin olabilecegini varsayak verdim. Evet bizlerin duygulari saglikli beslenemiyebilir ama biz bunu yenecek ve bu duyglarin geleckteki hayatimizi control etmesini izin vermiyecek kadar yetenekliyiz.


6. Kendimizle de Hesaplasabiliriz:


Zaman zaman kendime sordugum çok olmustur. Çocugumun bana benzemesini ister miyim?
Ilk olarak cevap evet çikti. Peki, ben kac kusun acligini giderdim. Kac kisiye A, B, C,…’yi ogrettim. Yurekten cikan kac tesekkur alabildim.,Kendi yasantimdan memnun, kendime , esime, çocuguma, topluma tam olarak yardim edebiliyor muyum? Yeteneklerimi kesfedip, onlari tam olarak kullanabiliyor muyum? Hakkimi tam olarak arayabiliyor muyum? Yapici elestirileri, kizmadan, bagirmadan ve sesimi yükseltmeden algilayabiliyor muyum? Içinde yasadigim toplumun mutlu bir ferdi olabiliyor muyum? Eksik ve aksakliklarin düzeltilmesi için kimseyi küçümsemeden olumlu çabalar harciyor muyum? gibi sorulari kendime sordugumda ise, cevap olarak hayir çikanlar oldu. Kendimde birçok eksiklikler buldum. Eger çocugumun bana benzemesini istiyorsam, onu kendi bildigim yanlis ve dogrularin çerçevesinde egitecektim ki, bu bildigim yanlis ve dogrularin çogu benim çocuklugumda, dogdugum yerde ve sartlarda geçerli idi. Halbuki benim çocugum dünyanin gelismis ülkelerinden biri olan Avustralya’da büyüyor ve gelecekteki Avustralya Türk Toplumunun bir ferdi olacak. Onun mutlulugu ve içinde yasadigi toplumun faydali ve mutlu bir elemani olabilmesi için ona, bildiklerimden daha fazla seyler ögretmem gerekiyor. Kendi yetistigim kültür çok güzeldi. Beni yetistirmisti. Ama Avustralya’da kendimin ve çocugumun daha iyi olmasi için kendi kültürümün ana özelliklerini koruyarak Avustralya yasantisini da ögrenmem ve o konu ile ilgili çocuguma yenilikler ögretmem gerekiyor. Avustralya’da yalniz kendi kültürüm etrafinda dönerek, Avustralya yasam sartlarina gözlerimi kapayarak yasamamaliyim. Eger öyle yapacaksam Avustralya’da ne isim vardi. Anne baba, akraba, es ve dostlardan yillarca uzakta yasamanin anlami ne idi. Kendimi yenilemem gerekiyor. Su anda hala Türk kültürünü koruyarak, Avustralya’nin güzelliklerini kendi yasantima eklemeye çalisiyorum.

Bazi annelerimiz , Ben, sadece bir anneyim, ne yapabilirim ki. Gece gündüz çalisiyorum. Çamasirlarini yiyeceklerini eksik etmiyorum diyebilir. Anne deyip geçmeyelim. Bir anne iyi bir egitmen, iyi bir ögretmen, iyi bir sirdas, iyi bir arkadas, bir anne bir çocuk için herseydir. Ayni seyleri babalar için de söyleyebiliriz. Yeter ki çocuklarimiza zaman ayirip onun arkadasi olabilelim. Bir anne kizi ile ip atlarsa, bir baba çocugu ile top oynarsa ne olur. Gayet iyi olur. Bu yasta taniyanlar ne der diye düsünmeye hiç gerek yoktur. Çocuklarimiz ile oynarken onlarin arkadasi oldugumuz gibi çocuklugumuzu hatirladigimiz için dertlerimizi unutup, mutlu bile oluruz. Bence çocuklarimizin arkadasi olup, onlarin saglam bir kisilige sahip olmalari ve onlari dogru yola kanalize edebilmemiz, bize baskalarinin ne deyecegini düsünmekten cok daha iyidir.

Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au

Bolum: 5/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

7. Çoçuklarimizi Paylasima Cesaretlendirebiliriz :

Çocuklarimiza, içinde yasadigi toplumun mutlu bir üyesi ve çevresiyle bütünlesmesi gerektigini küçük yasta ögretebiliriz. Çocuklarimiza, yalitilmis, kopuk, kaybolmus insan degil, kendiyle, toplumuyla, bütün insanlarla, dogayla ve evrenle saglikli iliski kurabilen bir kisi olabilecegini ögretebiliriz. Prof. Dr. Üstün Dökmen’in küçük bir siiri bunu çok iyi anlatiyor.

Yola çikinca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taslara , kuslara,
Atlara, otlara,
Insanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çikarip cebinden aynani,
Bir selamda kendine ver.
Hatirin kalmasin el gün yaninda.
Bu dünyada sen de varsin!
Ülestir dostlugunu varliga,
Bir kismi seni de sarsin.

8. Okul ve Çevresi ile Yakin Iletisim Içinde olabiliriz:

Ben Türkiye’de ögrenciyken okullar, hem egitiyor hem de ögretiyordu. Ilk zamanlar, Avustralya’daki okullar içinde ayni sistemin geçerli oldugunu düsünmüstüm.Veli toplantisina gittigimde, Çocugun iyidir deyip gönderiyorlardi. Ben de, iyi örnek olsun diye, hep çocuklugumdaki basarilarimdan ve hep iyi yaptiklarimdan anlatiyordum. Yapamadiklarimi da yapmis gibi. Aksam eve geldigimde, onu karsima alip zaman zaman sorguluyordum. Sanki ben bir yargiç o da suçlu. Bana göre yanlis olanlar için ise neden söyle yapmadim? diye azarliyordum.. Sonradan ögrendim. Çocugum beninle konusurken bir çikar yol bulmus. Beni memnun edecek sekilde konusuyormus. Hep duymam gerektigi gibi senaryolar uyduruyormus. Daha sonra çocugumun dogru dürüst okuma, yazma ve matematik yapamadigini farkettim. Sonradan anladigim kadari ile, ögretmen çocuklara çalisilacak konulari ve ödevleri veriyor. Ödevini yapmayan çocuklari sikistirmiyorlar. Yapamayanlar için de, yapmak zorunda degilsin diyerek üzerinde durmadiklarini ögrendim. Ilk okullarda, ayni yili okuyan çocuklarin basari durumlarina göre baska bir siniflandirma daha yapiyorlarmis. Benim çocugum en düsük grubun içinde yer almis. Ama bana iyilerin arasinda oldugunu söylemisti. Derslerden geri olunca kendinin degisik alanlarda göstermeye baslamisti. Arkadaslarini da hep kendi gibi kisilerden seçmisti. Konustugu Ingilizce sokak Ingilizcesi olmustu.

Ben bir yerde yanlis yapiyordum. O yanlisi bulup düzeltmeliyimdim. Okul konusunda benden ileride olanlar ile konustum. Buradaki Türk ögretmenler ile konustum. Buradaki okul sistemini anlamaya çalistim. Her dönem de en az bir defa ögretmeninden randevu alip, konustum. Okul müdürü ile tanistim. Okul aile birligi’ne girdim. Okul danismanindan bilgiler aldim. Evde, çocuga karsi olan davranisimi da degistirdim. Simdi onu sorgulamuyorum artik. Önce kendi isimi, hatalarimla birlikte anlatiyorum. Bazan bana ilginç öneriler bile getiriyor. O da, sormadan okul ve arkadaslari hakkinda konusuyor. Simdi iki arkadas gibiyiz artik. Okuldaki durumu da iyilesti. En yüksek grubun içine girdi. Yeni arkadaslar edindi. Önceden ne kadar hatali davranmisim. Ben de çocukken ne hatalar yapmistim. Hala bu yasta bile yapiyorum. Benim hatalarim baskalari tarafindan hos görülmüs dü de, ben kendi çocugumun hatalarini neden hos göremiyordum.

Her okulda vardir. Çocugumun okulundaki Danisman(School Counceller)’in anne baba ve çocuklar arasindaki iletisim konusundaki önerileriden çikardigim özetlerden bazilarini da burada belirmek istiyorum.

1. Çocuklari cesaretlendirmek için: Let’s do it together diyebiliriz.
2. Uygun olmayan davranislari için: I like you , but I don’t like what you do.
3. Ilgilenmesini istedigimiz konular için: Can you help me to do this., Do you have some idea about....
4. Baskalari degil kendileri için çalismalari gerektigi benimsetmek için: I’m proud of you yerine, You must be proud yourself.
5. Basarilari için: You did a good job.
6. Hata yaptiklarinda: OK. You made a mistake, what did you learn from this... Mistakes means not failure in the future. Any one can make mistake.
7. Yapabilme durumunda olmadigimiz istekleri için, azarlamak yerine: I like to do ... but I can’t now.
8. Bir problemin çözümüne cesaretlendirmek için: I am sure you can solve this problem. But if you need any help you know where you’ll find me.
9. Üzüntülerini yenmeleri için: I can understand how you feel, but I’m sure you’ll be able to handle it.
10. Çoçuklarinizla konusurken: Keep eyes smiling and try to fit your life into their life.
11. Herhangi bir olay hakkinda onlarin fikirlerini alin. Bu onlara fikirlerinin önemli oldugu duygusunu verir.
12. Geçmisteki kendi hatalarinizi da onlarla paylasin.
13. Sorumluluk vererek kendilerine güvenmelerini saglayin.
14. Çocuklarinizi asla baskalarinin önünde elestirmeyin.
15. Çocuklariniza, ders ve görevlerinin disindaki konularda da konusmakla zevk duydugunuz izlenimini verin.
16. Yaptiklari güzel davranislar için cesaretlendirebilirsiniz. Örnegin; I realy like the way you speak to grany, It is good to see the way you care about your baby sister gibi.

Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au

Wednesday, September 5, 2007

Bolum: 6/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

9. Çocuklarimizla Zamanimizi Paylasabiliriz:

Birçogumuz; Çocuklarima iyi bir gelecek vermek için Avustralya’ya geldim demekteyiz. Ama öyle zamanlar olmus olabilir ki, kendi eksiklerimizi gidermek veya kendi koydugumuz hedeflere ulasmak ugruna çocuklarimiza zaman ayirmayi ihmal etmis olabiliriz. Oglum yada kizim sen bir 10 -15 yil büyüme ben su borçlarimi bitireyin veya su islerimi de halledeyim, ondan sonra seninle bol bol ilginecegim diyebilir miyiz?. Tabi ki hayir. Kendi haline akan bir nehir nasil ki kivrila kivrila akarak okyanusa ulasirsa. Anne ve babanini yönlendirmesinden mahrum olarak büyüyen bir çocuk da arkadaslarindan, çevreden ve televizyondan gördüklerinin etkisi altinda, kendi yasam biçimini olusturur. Bir kötü aliskanliga sahip olan kisileri tekrar topluma kazandirmak, okyanusa ulasan suyun, elektrik ve sulama ihtiyacimiz için barajlarda toplanyabilmemiz kadar zordur. Su, önümüzden akarken degerlendirebiliriz. Çocuklarimiz da yanimizda iken ve bizleri dinler iken yönlendirebiliriz.


Çocuklarimizin bize en çok ihtiyaci olduklari zaman, onlarla beraber olabilecek zaman bulabilmemiz gerektigine inaniyorum. Birçok evimizde televizyon ve videolar halen çocuk bakicisi olarak kullanilmaktadir. Çocuklar televizyonun ve reklamlarin etkisi altinda kalarak degisik davranis, beklenti ve aliskanliklara sahip olabilirler. Gerekirse televizyonu beraber seyredelim. Televizyonun çocuklar üzerindeki etkisi konusunda bir örnek vermek istiyorum. Çocuk ve gençlerin programlari arasindaki reklamlardan biri de N... marka çocuk giysileri reklami idi. Benim çocugumda bu N... reklaminin etkisi altinda giyecegi herseyi N... marka seçmek istiyordu. Çorap N..., gömlek N..., ceket N... derken N... ile yatip kalkar olduk. Spor deyince aklina N... geliyordu. Giyecek deyince de aklina N.. geliyordu. Az para degil ha. Bir gün çocuk programlarini beraber seyrettik. Gene N.... Oglum yine N...’in kalitesi güzelligi hakkinda konusmaya basladi. Ben de konusmaya basladim. Oglum dünyada üç tür insan vardir. Birincisi, N... ve benzeri fabrikalari olan zengin kisiler. Ikincisi, sporda basarili olan Michael Jordon gibi kisiler. N... Fabrikasi olan zengin adam Michael Jordan’a çok iyi para vererek N...’in reklamini yaptirir. Üçünçü tür insanlarda bu reklamlari seyrederek hep N... ayakkabi ve çorap vs almak isterler. Ayni kalitedeki bir mali sadece markasindan dolayi çok daha pahaliya alirlar. Burada kazananlar birinci ve ikinci grup insanlardir. Sence bu üç tür kisiden hangisi daha akillidir. Sen büyüyünce hangisi olmak istersin demistim. O zamandan beri evde pek fazla N... konusulmaz oldu.


10. Sevgimizin Iletilmesinden emin olmaliyiz:


Her annenin ve babanin yüregi hele hele çocuklari için sevgi doludur. Acaba bu sevgimizi çocuklarimiza tam olarak iletebiliyor muyuz? Bir baba. Çocuklarimi, simarmasinlar diye onlari hep uyurken öperim demisti. Uyuyan çocuk babanin verdigi bu sevgiyi tam alabilmis midir? Misafirimiz oldugu bir aksam yemekten sonra. Oglum gel, bugün seninle hiç ilgilenemedim içimden geldi seni bir kuçaklayayim deyip onu kuçaklamistim. Misafirimiz. Gereksiz yere çocugu niye kuçakliyorsun demisti. Bende, çocuklarin karsiliksiz olarak da sevilmeye ve kuçaklanmaya ihtiyaci vardir demistim. Konugumuz, biraz dalgin dalgin düsündükten sonra: Haklisin deyip, küçük bir çocukluk anisini anlatti. “Bir gün ailecek misafirlige gitmistik. Sanirim 6 yasindaydim. Orada uyumusum. Uyandigimda babamin kucaginda eve gidiyorduk. Babam beni hiç kuçaklamazdi. O sicak kucagi kaybetmemek için eve kadar uyanmamis gibi sezsiz kalmistim”. demisti.

Biz anne babalar gençliğimizde karşı cinsden birine sevgimizi iletebilmek için ne çabalara girdiğimizi hatırlayalım.

Çocuklarimiza, hemde hiç para harcamadan bol bol verebilcegim en güzel sey bizde hiç tükenmeyen sevgi ve sefkatimizdir. Bunu çocuklarimiz ihtiyaci oldugu zaman verelim. Onlar simarmazlar. Birde simarsinlar ne olur ki? Küçüklügünde simaramayanlarin yetiskinliklerindeki simarmalari daha çirkin oluyor. Çocuklarimiza sevgimizi ihtiyaci olduklari anda vermeyeceksen ne yapacagiz bu sevgimizi. Öldükten sonra topragin altinda kurtlara, böceklere mi verecegiz?


Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au

Bolum: 7/8 : Duygularin Beslenmesi ve Sosyal gelisim.

11: Çocuklara veya Gençlere Mektup:

Çocuklari ile açik açik konusmayi uygun görmeyen babalarimiz varsa, asagidaki veya benzeri konulari kapsayan duygularini çocuklarina mektup ile iletebilirler.

BABA NIN OGLUNA MEKTUBU

Sevgili Oglum Ali
Anne ve baban olarak bizler seni ve kardeslerini çok seviyoruz ve sizlere tam olarak inaniyor ve de güveniyoruz. Çocuklarimizin en büyügü olman nedeni ile sana olan güvenimiz daha bir büyük. Bunun nedeni de annenin ve benim yetisemedigimiz zamanlarda kardeslerini koruyacak olan ve onlara yol gösterecek olan sensin. Bu konuda sana olan güvenimiz tamdir. Bundan hiç kuskun olmasin. Çünkü kardeslerin hep seni ve yaptiklarini örnek alarak büyüyecekler. Tipki benim benden büyük olan kardeselerimi taklit edip ve onlarin yaptigi güzel seyleri kopya ederek büyüdügüm gibi.

Senin mutlulugun bizim mutlulugumuzdur. Senin ve kardeslerinin yüzünün güldügünü ve basarilarinizi gördügümüz ve de duydugumuzda annen ve benim baslarimiz daha bir dik olarak yürüyoruz. Basarilarinizla gurur duyuyoruz. Tipki yaptiginiz güzel seylerle sizlerin kendinizle gurur duydugunuz gibi.

Senin yapmak istedigin herseye, seni mutlu etmek için biz anne baba olarak evet deriz. Çünkü seni ve kardeslerini çok seviyoruz. Bazi isteklerine hayir dedigimi hatirliyorum. Çünkü benimde arkadasklarim var, onlar bana ne der. Ogluna bak, demezler miydi? diye düsünmüstüm. Ama senin mutlulugun ve basarinin, arkadaslarim bana söyledikleyeceklerinden daha önemli oldugunu simdi biliyorum..

Oglum Ali, sen artik büyüdün. Neyin dogru , neyin yanlis oldugunua kendin karar verecek durumdasin. Yapmak istediginiz ne olursa olsun, biz anne baba olarak sizleri mutlu etmek için evet demek isteriz. Yapmayi düsündügün seyler seni mutlu edecek mi? Sana yararli olacak mi? Kardeslerine yararli olacak mi?. Anne ve babana faydali olacak mi?. Unutma ki sen kardeslerinin en büyügü oldugun için onlar seni ve yaptiklarini örnek alarak büyüyecekler.

Bildigin gibi Avustralya anne ve babanin dogup büyüdügü yer degil. Çocuklarimiza daha iyi bir gelecek saglamak için kendi anne babamizdan 18 bin mil uzakta yasayoruz. Bunun nedenlerinden biri, annen ve ben çocukken yeterli para ve olanaklar olmadigi için okuyamadik, üniversiteye gidemedik. Bak annene bak bana sizlere para sikintisi çektirmemek için gece gündüz durmadan çalisiyoruz. Yeterki sizler üniversiteden mezun olup iyi meslek sahibi olun, tertemiz güzel giyinen arkadaslarinla birlikte havalandirmali ofislerde çalisin, rahat edin. Annen ve ben de sizleri böyle rahat gördükçe mutlu olalim.

Sana bir degil birçok defa tesekkür ederim. Derslerin ve sporda kazandigin basarilarin için çok tesekkür ederim. Bu basarini hep arkadaslarima anlatiyorum. Iste böyle durumlarda kendi kendime hep tekrarlamisimdir. Aferin oglum Ali sana. Kardeslerine örnek oldun. Annenin ve benim yüzümü güldürdün. Seninle gurur duyuyorum. Çalistiklarimin meyvesini aliyorum. Ayrica Kardesin Ceyhun’u okulda korudugun günleri düsündügümde de hep içinden sana tesekkür etmisimdir. En son küçük kardesin Bekir’nin yas gününde yaptigin güzel davranislar, annen ve bana, ailenin hep bir arada olmasi duygularini yasatmisti. Bu ne güzel bir duyguydu.
Sana bir de itirafta bulunmak istiyorum. Çocuklugumun geçtigi Türkiye’yi ben çok seviyorum. Sizler burada büyüyorsunun. Buranin egitimini aliyorsunun. Burada üniversiteyi bitirip burada ise gireçeksiniz. Bu demektir ki çoçuklarimiz nerde ise, annen ve ben de orada olacagim demektir. Bütün bunlari düsündükçe çok sevdigim Türkiye’me dönüp yerlesemeyecegim aklima geliyor. Ve Türkiye’den koptugumu hissediyorum. Bu düsünceler beni yiyip bitiriyor. Bana aci veriyor. Bu düsüncelerle Türkiye ilgili ne varsa okuyorum ve seyrediyorum. Türkiye’nin hep iyi olmasini dünyadaki sayili hatiri sayilir ülkelerin arasinda olmasini istiyorum Türkiye’de her sey benim istedigim gibi olsa Türkiye’ye gider yerlesir miyim diye kendime sordugumda. Sanirim gitmezdim Çünkü Avustralya gibi güzel bir ülkeden vazgeçmek zor. Diger taraftan benim canimdan çok sevdigim yavrularim burada büyüyorlar. Onlar nerde ise, annen ve ben de oradayim. Türkiye ile ilgili seyrettigim kasetler ne yazik ki bazilari acikli ve üzüntülü. Bunlari seyrettikçe sinirleniyorum. Sinirlendikçe belki iyi birseyler bulurum görürüm diye bir daha seyrediyorum. Yine acikli yine üzüntülü. Bütün bunlara Türkiye’ye geri dönüp yerlesemeyecegim korkulari da eklenince bir daha üzülüyorum. Arkadaslar ile bir araya geldigimizde hep Türkiye’nin halinden konustuk. Bedenimiz burda kafamiz Türkiye’de yasadik uzun bir süre. Halbuki ben burdan Türkiye’yi kurtaramam. Bir ay içinde seyrettigim acili, üzüntülü ve de üzüldügüm, sinirlendigim zamanlari toplasaydim, kaç saatimi bosuna harcadigimi bulurdum. Bu bosa geçen zamanimi, içinde yasadigimiz Avustralya’nin egitim ve yasantisini ögrenmek için harcayabilirdim ve ögrendiklerimi sizler ile tartisabilirdim. Bu bosa geçen zamanimi sizlerin daha iyi yetismesi için harcayabilirdim. Bu bosuna geçen zamanlarim için Ali senden ve kardeslerinden özür dileyorum. Her insanin hatasi olur bu da benim hatam. Diger bir hatami da sana belirtmek istoyorum. Sana zaman zaman neden kardesin Ceyhun gibi olmuyorsun diye kizmistim. Simdi bununda hata oldugunu anladim. Her insan yalniz kendine benzer. Sen sana benzersin. Ceyhun kendine benzer, Bekir kendine benzer. Bu konuda da senden özür diliyorum.

Diger taraftan Annen ve benim basardiklarimda az degildir. Dilini, kültürünü bilmedigimiz bir ülkeye geldik. Is bulduk. Ev aldik. Çocuklarimizin ve evimizin ihtiyacini giderek kadar para kazandik. Yeterli olmasa da derdimizi anlatacak, söyleneni anlayacak kadar Ingilizce ögrendik. Mademki burada yasayoruz, isterdim ki daha fazla Ingilizce ögrenebileyim. Ama bir güvenim var onlarda çoçuklarim. Dilimin, gözümün, gücümün yetmedigi yerde çocuklarim benim dilimdir, gözümdür, kulagimdir, gücümdür. Oglum Ali sana ve kardeslerini her zaman inandim, güvendim. Sizlere inaniyorum ve de güveniyorum.

Bazen size bagiriyorum, kiziyorum. Bunlar hep seni ve kardeslerini çok sevdigimden, sizlerin daha iyi, daha basarili olmanizi istedigim içindir. Babaniz ve anneniz gibi sikinti çekmenizi istemedigim içindir.

Oglum Ali sana bir de söz vermek istiyorum. Bundan sonra isin disinda kalan vaktimi annene, sana ve kardeslerine ayirmak istiyorum. Ben para kazaniyorsam, anneniz de evimizin diregidir. Sizlerin annenizi çok sevdiginiz gibi bende onu çok seviyorum. Bugün buralara hep beraber geldik. Senin ve kardeslerinin arkadaslari ile tanismak istiyorum. Onlari evimize çagiralim. Onlara yemek verelim. Çünkü oglumun arkadaslari benim de arkadaslarimdir. Okul disi zamanlarinizda seninle ve kardeslerinle daha çok beraber olmak istiyorum. Baliga gitmek istiyorum. Football maçina gitmek istiyorum. Basket maçina gitmek istiyorum. Oglum Ali , senin çok akilli oldugunu biliyorum. Daha önceden oldugu gibi bana bu konuda da yardimci olacagini biliyorum. Seninle ve kardeslerinle kosmak, top oynamak, takla atmak, çimlerin üzerinde yuvarlanmak, bogusmak istiyorum.

Son olarak sizlerin daha iyi yetisip çocuklariniza daha çok zaman ayirip onlarin arkadasi olmanizi istiyorum.

Oglum Ali seni ve kardeslerini çok seviyorum, her ne durumda olursaniz olun bu sevgim hiç bir zaman azalmayacaktir. Her ne durumda olursaniz olun, evimizdeki odan her zaman senin için hazirdir. Basariniz ve mutlulugunuz annenin ve benim de mutlulugumdur.

Baban Alican Mizrak.Isteyen annelerimiz de, kizlarina mektup yazarak duygularini iletebilirler.

Note: (c) Bu arastirma Duran Huseyin Acikgoz’s aittir. Izin alinmadan cogaltilip dagitilamaz veya basilamaz. Iletism icin e posta adresi: acikgozd@hotmail.com veya dacikgoz@bigpond.net.au